İHANET


Aşk adlı seriye ara vermek ihtiyacı duydum. Gerçek yaşanmış ilişkileri anlatmak zordur. Devam edebilmem için zamana ihtiyacım var. Bugün sizlere tüm insanlığın yaşadığı bazılarının yaşatdığı İHANETİ anlatacağım. Bu konuda tüm fikirlerim benim yaşadıklarımdan olan çıkarımlarım. 

İhanetin çeşitli türleri vardır. Aileye, dosta, evine, devletine, evcil hayvanına, sevdiğine. İhanet genelde kanaatımca karakter sorunudur. Kendi bulamamadır. Kendi bulamayan insanlar başka bir yerlerde arar kendini. Bazen ararken kendini bulur. Genelde o insanlar hiçbir zaman kendini bulmaz. Size bugün Bir erkeğin ihanetini anlatacağım. Benim erkeğimin. Benim diyorum çünki böyle. Evet ihanete uğradım. Bir defa değil. Defalarca. Sadece konuşduklarımı, sadece çay içdiklerimi diyeyim veya sadece yatdıklarımı yada hepsini yapdıkları. İhanetin büyüğü, küçüğü yoktur. Affedilmesi de mümkünatı olmayan bir olaydır. İhaneti tatdıktan sonra hep nedenler ararsın. Hep kendinde kusur bulmaya çalışırsın. İğrenc bir duygudur. Elinde bir kadın fotoğrafı vardır ve yan yana kendi fotoğrafınla koyarsın kıyaslamaya başlarsın. Çok iğrenç ve çirkin bir duygudur. Kadının herşeyi ben ahlaksızım der suratına. Kadının herşeyi sevdiğini ben aldım koynuma der. Baktıkca sana karşı güler. Seni seviyor ama bana dayanamadı gel dedim geldi der. Bağırarak, haykırarak, ağlayarak bazen hıçkırıklar içinde sevdiğine sorarsın. Belki bir yanıtı vardır. Belki sana huzur verecek bir söz söyler. Hiçbir zaman rahatlamayacağını bile bile sorarsın.

Sevdiğin adam seni seviyorum, sensiz olmaz, ben etdim sen etme, kurban olayım der, önğne çöker çucuk gibi ağlar. Şeytana uydum der. Sarılır ellerini öper. Adam pişman olmuş olsa bile için rahat olmaz. Çünki yine yapacağını bilirsin. Kendini kandırmaya çalışırsın. Anlamıştır dersin kendine. Her yüzüne bakdıkta başka birini görürsün ama. Sevdiğin adam yoktur artık. Seviyorsun ama onu değil. Başkasına bakamayan biri ihanetden sonra ne yapabilirki, bir ömrü yanlız geçirmek kadar korkunc nevarki?! 

Dersinki tamam pişmansın bir daha olursa gitdiğin yerde kal geri dönme. Ben seni zaten affedemiyorum tekrarlayıpda yanıma gelme. Hüngür hüngür ağlar. O an bilemezsin ileri zamanda kendini tutamayacağını bildiği için ağladığını. Ama sana çok büyük sözler verir. Kendine zaman istersin hazmetmek için. Geri dönüp sararsın kollarına. Düşünürsünki o da yaralanmıştır. Nefesine onu çeke çeke bağrına basarsın. Yüzünü avcunun içine alır gözlerini öpersin. En sevdiği yemekleri yaparsın. İlk tatdığındaki surat ifadesini beklersin. Günler geçer her acıyı hafifleten Allah yaralarına kabuk bağlatır. O kabuk kendisi düşmeden yine koparır kanatır sevdiğin.
Ne anlatsa ne dese boşdur. Ne yapsa boşdur. Evlilik yolundan geri dönersin. Evlenmezsin. Karşına aldığın dünya güler sana. Bumuydu derler uğruna yandığın.  Önceki ihanetlerini hepsini bir gün içinde öğrenip bağrına bastığın adamın tekrar etdiyi tek ihaneti artık kabul edemiyorsun. Yine elinde fotoğraf vardır. Bakarsın. Yine kaybetmişsin. Yine gitmiş. Siz mutluyken gitmiş. Sorun yokken gitmiş. Zorluk yokken gitmiş. 

Bu sefer soracak hiçbir soru yoktur. Rahatlamak bile istemiyorsun. Acıysa dibine kadar acıyı yaşayayımda öleyim diye durursun. Öyle böyle yanmaz canın. Sızım sızım sızlar. Yine pişmanlık tablosu sergileyen bir adam vardır karşında. Sen öncekinden farklı olarak bu sefer çok suskunsundur. Oysa daha sesli. Çırpınır durur. Kendini ispat etmeye kabullendirmeye çalışır. Hiç dikkat etmediği şeylere dikkat eder. Sevdiğin meyveyi alır. Oysa senin o meyveyi sevdiğini ilk kez hatırlamıştır. Sana en sevdiğin tatlıyı alır. Şaşırırsın bunca yıldır biliyordumu diye. İçinden gülersin onun çaresizliğine. Gitmen için zaman gerektiğini biliyorsundur. Susarsın. Gün gelecek gek soru vereceksin ve gideceksindir. Kaybetmiştir seni. Artık onu kullanmaya başlarsın. Öpersin canın istiyor diye. Hisseder bunu yalvarır sana böyle olma diye. Saçını okşarsın canı yanar. Hisseder okşadığımın o olmadığını. Suratını avcuna alırsın, gözlerini öpersin göz yaşı gelir ağzına. Bilir artık öpülen o değil. Artık senden saklanmaya başlar. Yalnızken ağlar. Yalnızken oflar. Gözünün önünde zayıflar yemek yemez. Sen yine en sevdiği yemeyi yaparsın. Dokunamaz olur o yemeğe. Artık beyenip-beyenmemesinin umrunda olmadğını bilir. Bilir artık kendisi gibi birinin sevilmediğini. Bilir sevilenin hiçbir zaman o olmadığının. Bilir senin için sevdiği adamın çoktan ölmüş olduğunu.o adam biiyordurki sen sevdiğin adamın ruhunu gömüb vucuduna sarılmış durumdasın, bir ruh yoktur bir can yoktur. Dayanamaz yine bağırmaya yalvarmaya başlar, bişey demediğini, hissetmediğini görür. Susarak yıkılır. Sakince kolundan tutub kaldırırsın ve hiçbirşey olmamış gibi sakin ol dersin. Batdıkca batar o adam. Sen yastasındır... gideceksintir.. vücüdün belki orda kalkr ama ruhun ölür gider. Dünyayı sana veren bir adam canını alır gider.




Yorumlar

  1. heeey iyi geceleer:) gelirim yineğğğğ :)

    YanıtlaSil
  2. Uzun zamandır sizi göremedik. Blog alemine hoş geldiniz.

    YanıtlaSil
  3. hımmmm çok üzüntülü bir durum evet. hüzünlü. olmasın tabii böyle şeyler yaa :) (bi deee, bunu nerde nasıl yazdınkii, önce wordde yazıp bak bi kontrol etsene, çok yanlışlar var bak, zor anlaşılıyoo, düzelt bir ara, yani yazım hataları, harf hataları gibi, kendini bulmak, etdim gibii :) ) bu yazını çok beğendim, koyayım blogumaa, ama bi düzelt olar mııı şekerciiim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba deep yazarken hiç de kolay olmadı. Yazım hatalarına bakmak için tekrar okumam lazım başaramadım. Bu yüzden özür dilerim.

      Sil
    2. off haklısın boşveeer. bu yazını koycam bi ara bloguma şekerlik :)

      Sil
  4. Selamlar ben sizi takipteyim sizde beni takip ederseniz çok sevinirim bu arada blogumda bir mim yazdımda cevaplamak isterseniz çok sevinirim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aşk-2

Daha Güzel Bir Cilt Adına: Türk Kahvesi ve Birkaç Tüyo